Covid-19 tedavisinde kullanılan ve sıtma ilacı olarak bilinen hidroksiklorokin ile ilgili bir araştırma, Dünya Sağlık Örgütü tarafından durduruldu. Bu araştırmanın askıya alınmasına sebep olarak da ilacın kalp krizi gibi yan etkilere yol açma riski gösterildi. Sıtmanın yanı sıra bu ilacın lupus ve romatoid artrit gibi bağışıklık sistemi hastalıklarında da kullanılması hastalarda endişe yarattı. Prof.Dr. İsmail Balık “İleri evre hastaların çalışmaya dahil edilmesi, verilen karara gölge düşürüyor. Bu ilacın Covid-19 tedavisinden tamamen çıkarılması için yeterli bir kanıt yok” diyerek önemli bilgiler paylaştı.
Prof.Dr. Balık, “Salgının başından beri pek çok tartışmalı karara imza atan DSÖ’nün kendi organizasyonuyla yapılan ve saygın tıp dergisi Lancet’de yayınlanan çalışma, 6 kıtadaki 671 hastanede, 96 bin 32 hasta üzerinde yapılıyordu. Çalışmaya dahil edilen vakaların 14 bin 888’i hidroksiklorokin tedavisi alırken 81 bin 144’ü kontrol grubu olarak izleniyordu. Ancak bu çalışma bilim dünyası tarafından birçok açıdan sorunlu bulundu. İlaca objektif yaklaşanları tatmin etmedi.
Sıtma ilacı olarak da bilinen hidroksiklorokin’in, Covid tedavisinde ilk kullanımının, salgının ilk ortaya çıktığı Çin’de başladığına işaret eden Prof.Dr. Balık, “Salgının başlarında Çin ve Fransa’da yapılan çalışmalar, bu ilacın tedavide etkili bulunduğunu düşündürdüğü için tüm dünyada en yaygın olarak kullanılagelen ilaç oldu. Bir ilacın, bir hastalıkta kullanılabilmesi için hem etkinlik ve hem de yan etki açısından kendini kanıtlaması gerekir.
Bu da bu ancak klinik araştırma tipleri içinde kanıt değeri en yüksek olan randomize kontrollü çalışma tipi ile olur. Maalesef Covid-19 tedavisinde sıtma ilacı ile ilgili henüz böyle bir çalışma yok. Bu nedenle biz hala bu ilacın etkinliği ya da yan etkileri ile ilgili kesin konuşamıyoruz.
DSÖ, ilacın Covid-19 tedavisinde riskli olabileceği nedeniyle askıya aldı ama bu ilaç başka bir sürü hastalıkta kullanılıyor. Bu karar sıtma ve diğer romatizmal hastalıklarda ilacın kullanımının da durdurulduğu anlamına gelmiyor” dedi.
‘Pek çok hasta panikle bize başvurdu’
DSÖ’nün bu kararından sonra ilacı kullanan çok sayıda hastanın panik halinde kendilerine geldiğini ve riskleri sormaya başladığını anlatan Prof. Dr. Balık, ilacını bırakmak isteyen hastalar bile olduğunu anlatarak DSÖ’nün kararına yapılan eleştirilere de şöyle değindi:
“Bu ilaç 1950’lerden beri iyi bilinen ve sıtma ile lupus ve romatoid artrit gibi bağışıklık sistemi hastalıklarında güvenle kullanılan bir ilaç. Bu hastalıklarda kullanımında, kardiyak yan etkilerin (kalp krizi gibi) oranı son derece düşük. DSÖ’nün çalışmasının soru işareti yaratan taraflarından biri de bu. Corona virüs hastalarında kalp riski yaratması, belki de hastalığın, kalbin de tutulduğu ileri evrelerinde artıyor. Bunu bilmek için daha fazla çalışma yapılması gerekli.
En azından durumu ağır olmayan, kalp riski taşımayan vakalarda randomize kontrollü araştırma yapılabilir. DSÖ, Lancet’te çıkan bu araştırmayı, hidroksiklorokin için riski fazla olan hastaları çıkararak devam ettirebilirdi. Çünkü tüm dünya bu ilacın Covid’de işe yarayıp yaramadığını ya da hangi evresinde, hangi tip hastalarda kullanılabileceğini bilmek istiyor. İlacın bizdekinin tam tersine birçok ülkede hastalara genellikle durumları ağırlaştığında veriliyor olması, çalışmada bu durumun yeterli irdelenmemesi de eleştiriliyor. Bu nedenle de tedavi alan hastalardaki ölüm oranının, ilacı almayan gruba göre daha yüksek çıkmasının şaşırtıcı olmayacağı vurgulanıyor.”
‘En titiz ülke İngiltere’de bile kullanılıyor’
Dünyanın birçok ülkesinde sıtma ilacının Covid tedavisinde kullanıldığını ve dünyada bu konuda yaklaşık 200 araştırmanın devam ettiğini anlatan Prof. Dr. Balık, ilaç araştırmalarında en titiz ülkelerden biri olan İngiltere’nin bile DSÖ’nün iddia ettiği hidroksiklorokin yan etki riskini önemsemediğini belirterek şunları söyledi:
“Oxford Üniversitesi öncülüğünde yapılan büyük bir randomize kontrollü çalışma var bu ilaçla ilgili: PRINCIPLE çalışması.
Bu çalışma dahilinde hidroksiklorokin, hafif Covid vakalarında, altta yatan hastalığı bulunan ve risk grubu içinde yer alan 50-65 yaş kişiler ile altta yatan hastalığı olmayan 65 yaş üstü kişilerde, üstelik hastane dışında, aile hekimleri tarafından takip edilen hastalarda kullanılıyor.
İngiltere böyle bir çalışmaya hem de ilacın hastane dışı kullanımına izin verirken DSÖ’nün kalp riski nedeniyle hidroskiklorokin çalışmalarını askıya alması şüpheyle karşılanıyor.
Peki aynı DSÖ, ilacın sıtmada kullanımına neden bir çekince koymadı? DSÖ temel ilaç listesinde olan hidroksiklorokin gibi ucuz ve kolay erişilebilir bir ilacın işe yarayabilme ihtimalini neden bir çırpıda göz ardı etti? Bunların hepsi cevap bekleyen sorular.”
Türkiye’deki tedavi protokolü en iyi sonuçlardan birini verdi’
Pandemi sürecinde, birçok şeyi dünyadan daha iyi yapan ve üstelik de tedavi protokolünde hidroksiklorokini en fazla kullanan ülke olarak Türkiye’nin ilacın etkinlik ve güvenliği ile ilgili bilim dünyasına bir yayın yapmasının şart olduğunu anlatan Prof. Dr. İsmail Balık sözlerini şöyle noktaladı: “Biz, gerçekten bilim kurulundaki ortak akıl marifetiyle oluşturulan ve sürekli güncellenen Covid-19 tedavi rehberimiz sayesinde, tedavi sürecini en iyi yöneten ülkelerden biri olduk.
Rehberde hızla değişiklik yaparak, Favipiravir ve hidroksiklorokini enfeksiyonun erken safhasında kullanmaya başladık. Bundan sonra da yoğun bakıma gitme ve ölüm oranlarında hızla azalma oldu. Tüm bunları bilimsel bir yayın ile daha net görebileceğiz.
Bu ilaçla ilgili tabii ki temkinli olmak lazım ama kesin karar vermek için de daha fazla araştırmaya ve kesin kanıta ihtiyaç var. Eldeki verilere baktığımızda, Covid-19 tedavisine erken başlanması ve kombine tedavilerin denenmesinin yararlı olacağı görülüyor. (Milliyet)
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.